23 Ekim 2011 Pazar

Limbo

Bundan sonra yeni çıkan ve bana amiga oyunlarını hatırlatan oyunları da incelemeye karar verdim. İlk incelemem üzerinde çok konuşulan platfom oyunu Limbo.
Oyun 2010 yılında Xbox için piyasaya sürüldü ve çokça olumlu eleştiri aldı. Bu yıl, gecikmeli olsa da PS3 ve Pc için piyasaya sürüldü.Yapımcılar, konuyu oyuncuların istediği şekilde yorumlamasını istemiş, bizim konu hakkında bildiğimiz tek şey kız kardeşimizi aradığımız ve onu bulmak için "Limbo"'nun içerisinde gözlerimizi açtığımız.
Gözlerimizi açar açmaz dikkatimizi ilk çeken oyunun en büyük artısı olan eşsiz atmosferi. Grafiklerde kullanılan siyah ve beyazın tonlarını ve sesler'i( daha doğrusu sessizliği ) mükemmel bir şekilde harmanlamış yapımcılar. Bu atmosfer sayesinde kendimizi Limbo'nun içinde hissediyoruz ve neler olup bittiğini anlamaya çalışıyoruz.
Oyunun bu kasvetli ortamında sürekli tedirgin bir şekilde ilerleyip karşımıza çıkan bulmacaları çözmeye çalışıyoruz. Bulmacalar çok iyi hazırlanmış, böylesi bir platform oyununda çok zor bulmacaların olmayacağını düşünebilirsiniz ancak oyunu oynarken bir anda kendinizi dakikalar boyunca çaresiz bir şekilde ekrana bakarken bulacaksınız.
SPOILER: Peki oyun bize ne anlatıyor? Dediğim gibi yapımcılar bu işi oyunculara bırakmış. Biz ne anlarsak onu anlatıyor. İnternette herkes oyunu farklı bir şekilde yorumlamış. Limbo'nun anlamı İncil'e göre Hz. İsa'dan önce, vaftiz edilmeden ölmüş çocukların gittiği yer. Bu bilgi de bize oyunun ne anlattığı konusunda pek bir fikir vermiyor aslında.
Benim yorumum oyunun insanlığın evrimini konu aldığı yönünde. İlk başlarken oyunda büyük bir örümcek karşımıza çıkarken daha sonra insanlarla karşılaşıyoruz. Daha sonra mekanik aletler karşımıza çıkıyor. Oyunda ilerledikçe teknoloji git gide büyüyor ve sonunda yine akıllarda soru işaretleri bırakarak bitiyor.

Kesinlikle herkesin oynaması gereken bir oyun. Oynarken eski günlere dönüp amiga'lı günleri hatırlayacaksınız.

19 Nisan 2011 Salı

Super Cars 2

1991 yılında Magnetic Fields tarafından geliştirilen yarış-aksiyon oyunu. Oyunun birincisi 1990 yılında piyasaya çıkmıştı.

Oyun kısa bir yükleme süresinin ardından gaz müziği ve Harrison Ford'un (tam emin olmamakla birlikte büyük bir ihtimal gerçek Harrison Ford'tan esinlemişler tipi oldukça benziyor :) sunumuyla başlıyor, ve daha sonra zorluk seviyesini seçerek yarışlarımıza başlıyoruz. Oyundaki amacımız 3 sezon boyunca yarışları başarılı bir şekilde bitirerek Super Car'ın Şampiyonu olmak.Oyunu kuşbakışı bir şekilde oynuyoruz. Oyunu yarış-aksiyon şekline tanımladım çünkü bu oyunun en büyük özelliği içinde bulundurduğu aksiyonlar. Oyunda çeşitli silahlarımız var. Bu silahları (mayınlar, füzeler, güdümlü füzeler vs.) kullanarak rakip araçları patlatarak belli bir süreliğine ortadan kaldırabiliyoruz ancak dikkatli olmakta fayda var çünkü dikkatli kullanmazsak kimi zaman kendi aracımızı patlatabiliyoruz.Oyundaki silahları her yarışın sonunda kazandığımız paralar ile alıyoruz. Para kazanmanın bir diğer yolu da bölüm aralarında çıkan polis memuru, çevre görevlisi gibi kişilerin sorularına doğru yanıtlar vermek ( sorular bazen çok saçma olabiliyordu ) istersek bu seçeneği kapatabiliyoruz. Ayrıca kazandığımız paraları arabamız tamir ederek veye güçlendirerek de harcayabiliyoruz.Oyunda bitmek bilmeyen bir aksiyon var. Pistler bu aksiyona göre uyarlanmış. Pistlerde çeşitli rampalar, trenler, tüneller bulunuyor. Oyunu aynı anda iki kişi ilede oynayabiliyorduk.

Yarış oyunlarını pek sevmem ama bu oyunun yeri çok farklıydı.